Kirli bir evin sağlığınıza iyi geldiğini söylesek, şaşırır mıydınız? Bilim insanları evdeki mikropların sağlık kalmamıza yardımcı olduğunu söylüyor. Hatta bunun için evlerde bir doz dost bakteri tohumlamak için ‘probiyotik mimari’ üzerine çalışmalar yapıyor.
Kaynak: https://www.dailymail.co.uk/health/ar…
Yaşadığımız yerin bizi hasta edebileceğine dair ilk kavram, 1983 yılında ortaya çıkmıştı!
Hasta ‘bina sendromu’ ilk kez 1983 yılında, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kullanışmıştı. Bu sendrom, baş ağrısı, hırıltı ve göz akıntısı gibi semptomlar eşliğinde genel olarak havalandırma konusunda eksik olan binalarda yaşayan insanlarda görülmüştü.
Modern aydınlatmaların da buna benzer semptomlara neden olduğu biliniyordu. Daily Mail’in haberine göre, bu kez evlerdeki ‘mikrobiyomlar’ konusunda dikkat çeken bir çalışma bulunuyor.
Bilim insanlarına göre, evinizdeki mikropların sağlığınızı koruyabileceği yadsınamaz bir gerçek!
Evlerde, ofislerde ve hatta hastanelerde, vücudumuzda olduğu gibi bir mikrobiyom (bakteri, virüs ve diğer mikropların oluşturduğu bir topluluk) bulunuyor.
Toronto Üniversitesi’nde görevli yardımcı doçent Sarah Haines, evlerdeki mikropların sağlıklı bir karışımının sağlığımızı ve refahımızı olumlu yönde etkileyebileceğini belirtiyor.
Geleceğin iç mekan, mikrobiyom değiştiricisi ‘Probiyotik mimari’ olabilir!
İç mekan mikrobiyomu üzerine yapılan araştırmalar, binaların insan sağlığını nasıl etkilediğini gösteriyor. Dr. Haines, günümüzde insanların sağlıklarını iyileştirmek için probiyotik tüketmeye başlaması gibi, gelecekte evlerimize de probiyotikler ekleyerek iç mekan mikrobiyomunu değiştirebileceğimizi öngörüyor.
Bazı uzmanlar evleri inşa etmek için kullanılan malzemeleri faydalı bakterilerle hazırlamanın yolları üzerinde çalışıyorlar.
Evlerde ve diğer binalarda olan bitenlerin sağlığımız üzerinde önemli bir etkisi olduğu biliniyor. Bu yüzden iç mekan mikrobiyomu, içimizdeki mikrobiyom kadar dengeli olmalı.
Bazı uzmanlar, evlerin faydalı bakterilerle donatılması üzerine çalışmalar yapıyorlar.
University College London’da mimarlık doçenti olan Richard Beckett, faydalı bakterilerle dozlanmış beton ve seramik karoların bir binadaki patojen seviyelerini azaltıp azaltamayacağının test edilmesini içeren bir araştırma projesine başkanlık etti.
Chicago Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, her evin farklı bir mikrobiyota sahip olduğu tespit edildi!
Bu tespit aslında, evlerimizdeki mikrobiyomun yapısının bize özgü olduğunu ve birkaç saat içinde varlığımızı evimizdeki mikrobiyomda hissettirmeye başladığımızı belirtiyor.
Daily Mail’in haberinde yer alan uzman görüşlerine göre deterjanlar, evdeki ‘mikrobiyomu’ bozabilir!
Ancak evlerimizi nasıl temizlediğimiz, evcil hayvanlarımızın ve evin nem seviyesinin de iç mekan mikrobiyomu üzerinde etkisi var. Araştırmalar, çamaşır suyu ve diğer sert deterjanlarla temizliğin, odadaki mikrobiyomu bozabileceğini öne sürüyor.
Bunun tıpkı antibiyotik kullanımı gibi düşünülebileceği ifade ediliyor. Deterjanlar da tıpkı antibiyotikler gibi kötü bakteriler ile birlikte kötü bakterileri de öldürüyor. Böylece evdeki ‘miktobiyom’ bozuluyor.
Ne dersiniz, biraz dağınıklık ve daha az deterjan kullanımı hayatımızı da kolaylaştırır mı?
